Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği helikopter kazası mesela: kazaya yol açan sinyalin NTV’den ve tam olarak Mirgün Cabas’ın telefonundan gittiği öne sürüldü. Sonunda NTV santralindeki farklı saat diliminden kaynaklanan aptalca bir varsayım olduğu ortaya çıktı da sevgili Mirgün başına gelebilecek belalardan kurtuldu.
O günlerden aklımda kalan en saçma, absürt haberse “başarısız darbe girişimi” hakkındaydı!
Şöyle: Ergenekoncular belirlenen gün ve saatten Ankara’da Kızılay meydanında toplanacak.. Birbirlerini ayırt edebilmek için tek tip bere takacak.. Sonra talimat verilince paltolarının altına gizledikleri ağır silahları çıkartıp Meclis’i basacaklardı.
Olmadı! Neden mi? Habere göre, hayal ettikleri sayıda kişi için bere temin edecek bütçeyi denkleştirememişlerdi.
Bir başkası, ki yüzde yüz gerçekti, Askeri Casusluk davasındaki bir şüphelinin evinde bulunan CD iddiasıydı. Gül gül ölürsünüz; CD bulunmuştu bulunmasına da şüphelinin değil tesadüfen aynı isimli başka birinin evinde!
Bütün bunlar ve elbette çok daha fazlası, bugün kötü bir şaka gibi geliyor değil mi! Acaba bugün yaşadıklarımızı yarın nasıl yorumlayacağız?
Baksanıza TÜSİAD neredeyse darbeci diye yaftalanıp hedefe kondu.
Hatta İBB’den AKP döneminde aldığı 86 bin dolar (bugünün parasıyla 3 milyon lira) bursla tanınan Fatma Betül Sayan şöyle dedi: “Para bende diyen baronlara meydanı bırakmayacağız.”
Başta uyuşturucu, yeraltı faaliyetlerini akla getiren BARON lakabını bu kadar rahat kullanabildiğine göre Saray’daki hava poyraz esiyor.
Sadece iş adamları, büyük sermaye değil elbette. Poyrazdan bütün memleket nasibini alıyor.
Bakınız: Van belediyesine kayyum atanması.
DEM Parti Eş Genel Başkanlarından Tuncer Bakırhan, “Bir taraftan bu gaspçı, çetevari yaklaşımlar; diğer taraftan çözüm olmaz. Sizi aklıselime davet ediyorum” dedi. Tülay Hatimoğulları ise “Öcalan’dan beklenen çağrının 15 Şubat’ta gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini soruyordu herkes. Böylesine sembolik bir günde Van’a kayyım atandı. Erdoğan’a soruyoruz; Van’a kayyım atayarak var olan süreci dinamitlemek mi istiyorsunuz, bu diyalog sürecini darbelemeyi mi istiyorsunuz? Kayyımın evvelden atandığını biz çok iyi biliyoruz. Talimatın yurt dışından döndüğü gibi verildiğini de çok iyi biliyoruz”
Doğrusu anlamakta güçlük çekiyorum. Erdoğan’ın daha sürecin başından bu yana diyaloğu dinamitlediğini görüp hissetmediler mi? Bahçeli’nin kucağına bıraktığı bombalı paketi iade ettiğini fark etmediler mi?
Artık memlekette -tarikatçılar ve AKP üyeleri hariç- kendisini güvende hissedecek kişi ya da kurum kaldı mı?
Kusura bakmasınlar DİSK ve TÜRK-İŞ varla yok arası.
Medya çoktan cendereye alındı.
DEM bir süreliğine “acaba barış gelir mi” diye sessiz bekledi. Ama baktı ki Erdoğan’ın durmaya niyeti yok. “Diyalog sürecini dinamitlemek mi istiyorsunuz” diye soruyor.
Sizce????
Erdoğan’ın barış gibi bir niyeti olduğunu düşünen var mı?
Sadakaya bağımlı lümpenleştirilmiş bir toplum ve korku.. İktidarın en kısa ve garantili formülü.
Üstelik bize has bir formül de değil.
ABD, mortgage batağında evlerini, sonrasında sağlık sigortalarını kaybeden alt-orta sınıf Amerikalılar “Paramızı dünya için değil sizin için harcayacağız” diyen Trump’ı başa getirdi. Ve evet, dünya şimdi Trump ile tanışıyor.
Yardımcısı Vance Avrupa seyahatinde, Münih Güvenlik Konferansı’nda öyle bir konuşma yaptı ki Avrupa medyası “yumrukladı” benzetmesi yaptı.
Göçmen politikasını eleştirdi. Daha doğrusu “GÖÇMENLERDEN KURTULUN” diye kışkırttı.
Bizde ise kışkırtılmak için böyle hayırlı dostlara hiç ihtiyaç yok.
İçerde bol miktarda “provokatör” talimat bile beklemeden görevini yapıyor nasılsa. Tarikatların “rehin” aldığı insanlar da susunca.. Daha ne olsun.
Yazının buraya kadarı çok iç karartıcı, biliyorum.
Ama tarihin hiçbir döneminde pes ettirilememiş gençlik var ya!
Ben yine onlara güveniyorum.
Aklın ve özgürlüğün galebe çalacağına inanıyorum.
More Stories
İstanbul’da yarın bazı yollar trafiğe kapatılacak
Dervişoğlu Kayseri’de Ziyaretlerde Bulundu
Yapay Zeka ve Kadın Eşitliği