T24 Dış Haberler
İtalya’nın aşırı sağcı lideri Giorgia Meloni iktidardaki üçüncü yılını doldurdu. Meloni siyasî kariyerine çok erken yaşta başladı ve hızlı yükselişin formulünün kendine özgü bir siyasal kimlik geliştirmesi olduğu değerlendirmeleri yapılıyor.
İtalya’nın ilk kadın başbakanı Meloni, 19 yaşındayken partisi Alleanza Nazionale’in (Ulusal İttifak) gençlik kolunu yönetiyordu. Altında 40 üye vardı ve neredeyse hepsi erkekti. Meloni ve arkadaşları o dönemde kendilerini isyancı olarak görüyorlardı. Alleanza Nazionale’nin gençlik ofisinde faşist diktatör Benito Mussolini’nin bir posteri asılıydı. Meloni, bir televizyon kanalına verdiği röportajda “Bence Mussolini iyi bir politikacıydı. Ne yaptıysa İtalya için yaptı. Bu, son 50 yılda gördüğümüz siyasetçilerde bulamayacağınız bir özellik” diyerek dikkat çekiyordu.
Markalaşma ve başarı formülü
İtalya’da sağın yükselişini derinlemesine araştıran gazetecilerden Susanna Turco’ya göre, 1996’da bile Meloni’yi asıl motive eden şey ideoloji değil, karşı çıkmaktı; “sıradan olana değil, beklenmeyene yönelmekti”.
Meloni’yi solcular arasında tek başına duran isyancı genç bir kadın olarak tanımlayan Turco, hızla yükselmesinin ardında bu isyancı karakterinin yattığını düşünüyor.
2008 yılında, henüz 31 yaşındayken, dönemin başbakanı Silvio Berlusconi, Meloni’yi Gençlik ve Spor Bakanı yaptı. Popülizm ve kendini pazarlama konusunda Meloni’nin ilk öğretmeni de Berlusconi oldu. Meloni her zaman en genç, her zaman erkekler arasında tek kadındı ve bu durumu İtalyan siyasetinde hep avantaja dönüştürdü. 2022 yılında seçim kampanyasında bir röportajda şöyle demişti:
“Kadınsan genellikle seni hafife alırlar. Ama bu pekala senin lehine işleyebilir.”
Gençlik Bakanlığı döneminden sonra Meloni muhalefete geçti ve kısa süre sonra kendi kuracağı parti, Fratelli d’Italia’nın (İtalya’nın Kardeşleri) temellerini attı. Partiyi giderek kendi kimliği etrafında şekillendiren Melonu, 2019’da Roma’daki coşkulu destekçilerine şöyle sesleniyordu:
“Ben Giorgia’yım. Kadınım, anneyim, İtalyanım, Hristiyanım, bunları kimse elimden alamaz.”
İtalya hükûmet krizleri, Covid salgını ve Ukrayna savaşıyla sarsılırken, Meloni kendini “gerçek muhalefet” ve “sisteme alternatif” olarak sundu. Aynı zamanda Avrupa’daki aşırı sağ partilerle, örneğin İspanya’daki Vox ile ittifak kurdu. Oradaki bir mitingde “LGBTİ lobisi”, “toplumsal cinsiyet ideolojisi” ve “Brüksel bürokratları”na karşı konuşmalar yaptı.
Birkaç ay sonra, İtalya tarihinin ilk kadın başbakanı oldu.
Meloni’nin iki yüzü var
Giorgia Meloni’nin iktidara gelmesi ile Avrupalı siyasetçilerin en çok merak ettikleri, söylediği kadar radikal ve Avrupa karşıtı olup olmadığıydı. Fakat Meloni yine şaşırttı; Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın aksine, AB kurumlarıyla yapıcı bir biçimde ilişki kurdu. Aynı zamanda pek çok Avrupalı liderin başaramadığını başardı; ABD Başkanı Donald Trump ile bire bir temasta bulundu, hem de Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in açık desteğiyle.
Siyaset bilimciler Meloni’nin uluslararası sahnede kendini çekici, dışa açık ve devlet büyüğü gibi gösterdiği, fakat İtalya’da bambaşka bir tarz sergilediğine dikkat çekiyorlar.
Sığınma politikasında sınırları kapatarak sert bir çizgi izleyen Meloni, Arnavutluk’ta sınır dışı merkezleri kurmaktan ya da sivil deniz kurtarma ekiplerinin faaliyetlerini zorlaştırmaktan çekinmiyor.
Meloni ayrıca yeni güvenlik yasasıyla gösteri hakkını kısıtlamakla kalmadı, yeni suç tanımları getirdi ve cezaları ağırlaştırdı. Ayrıca polis, istihbarat ve orduya da daha geniş yetkiler tanıdı.
“Her ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak”
Bir başka dikkat çekici nokta Meloni’nin basınla olan ilişkisi. Bu yıl ağustos ayında Washington’daki Ukrayna zirvesinde mikrofonlar yanlışlıkla erken açıldığında Meloni’nin Trump’a “Kendi basınımla asla konuşmak istemem” diye fısıldadığı duyuldu.
Meloni neredeyse hiç basın toplantısı yapmıyor, röportaj vermiyor. Uluslararası medya kuruluşlarının mülakat taleplerini de reddediyor. Ama karşısında soru ya da itiraz olmayan sosyal medyayı daha çok tercih ediyor.
Sosyal medya paylaşımlarında kendini bir anne, vatansever, sorumluluk sahibi bir lider olarak sergiliyor. Sosyal medyayı tercih etmesinin bir başka sebebi de paylaşımların spontane değil, planlı olması.
Meloni’nin biyografisini de yazan gazeteci Susanna Turco, biri ne olursa olsun iktidarda kalmak isteyen ve bunun için her türlü uzlaşmaya hazır olan ve diğeri her şeyi değiştirmek istediğini anlatan iki farklı Meloni tavrından söz ediyor.
Eğer böyle giderse Meloni hükûmeti, İtalya’nın II. Dünya Savaşı sonrası dönemindeki en uzun ömürlü hükûmeti olacak.